Yazılar

Anne Baba Danışmanlığı

Yaşamımızın ilk yılları, gelecekteki ergenlik krizlerini ve yetişkin yaşamımızı doğrudan etkiler. Bu nedenle günümüzdeki anne babalar, çocuk yetiştirme konusunda oldukça hassas davranmaktadır. Çocuklar için en doğru olanı seçmek, onu daha iyi anlamaya çalışmak, fiziksel ve ruhsal gelişimini en sağlıklı şekilde tamamlamalarına yardımcı olmak, anne baba olmanın en temel görevlerinden birkaçıdır.

Yazının tamamını oku >>

Değişim! Ama Nasıl?

İnsanoğlunun en önemli ihtiyaçlarından birisi de anlaşılmaktır. Kendimizi anlaşılmış hissettiğimizde, yorgunluğumuz ya da tükenmişliğimiz azalır. Zorlukların üstesinden gelecek gücü buluruz. Kendimizi anlaşılmış hissetmeden, değişmek istemeyiz. Ancak sadece anlaşılmış hissetmek, değişim için yeterli değildir. Yaşanan hayal kırıklıkları, üstesinden gelinemeyen durumlar bizi hem kendimizle hem de diğerleriyle ilgili pek çok soruyla baş

Yazının tamamını oku >>

Değişmeye Çalışmadan Değişmek!

Sakin biri olmak istiyorum! Ama olamıyorum… Bu kadar duygusal olmak istemiyorum! En ufak bir şeyde gözlerim doluyor! Ne yapsam engel olamıyorum… Kimse beni anlamıyor! Haksız olan hep ben oluyorum… Pek çoğumuza tanıdık gelen bu cümleleri ardına yazabiliriz. Değişeceğiz ama nasıl? Geştalt Terapi’nin kurucusu Fritz Perls, A. Beisser’in paradox değişim kuramından

Yazının tamamını oku >>

Depresif Bozukluklar

Depresif bozukluklar, yetişkinlikte görülen en yaygın psikiyatrik bozukluklardır. Kalp hastalıklarından sonra yaşam kalitesi ve yeti yitimini en çok etkileyen bozukluk türleridir. Görünen hiçbir neden yokken de ortaya çıkması mümkün olabilir. Belirtileri nelerdir? En tipik belirtisi günlük etkinlikleri ilgi ve istekle yapma ve yaşamdan zevk almanın yerini üzüntü, keder, mutsuzluk, isteksizlik,

Yazının tamamını oku >>

Huyum Böyle!

Ne yapayım değişemem, benim huyum böyle… Elbette doğuştan getirdiğimiz donanımlar, kişiliğimizin oluşmasına hayli etkilidir. Nasıl dış görünüşlerimiz birbirimizden farklı ise iç dünyalarımız da benzer şekilde kendimize özgüdür. Dolayısıyla bu kendimize özgülüğün büyük bir kısmını doğuştan getirdiğimiz faktörler etkilemektedir. Üstelik doğuştan getirdiğimiz şeylerin hepsi de genetik değildir. Öyle olsa aynı ailenin

Yazının tamamını oku >>

Kıskançlık

Sevgi teleskoptan bakar, kıskançlık ise mikroskoptan. Josh Billings Kıskançlık yakıcı bir duygudur. Elimizde olan değerli bir şeyin bizden alınacağına yönelik olabileceği gibi bizden daha iyi/güzel/başarılı vs. özelliği olan birçok insanın karşısında yaşadığımız bir tepkidir aynı zamanda.  Bizde olmayan yetenekleri olduğuna inandığımız kişileri kıskandığımızda canımız yanar. Diğerleriyle kendimizi karşılaştırarak yaramıza tuz basarız.

Yazının tamamını oku >>

Yapmam Lazım!

Yapmamız lazım. Bir müzik aleti çalmamız, spor yapmamız, dil öğrenmemiz, kitap okumamız ya da dans etmemiz lazım. Sergilere, konserlere gitmemiz, festivalleri, yeni çıkan filmleri kaçırmamamız, dünyayı gezmemiz, kültürel birikimimizi artırmamız, kendimize vakit ayırmamız lazım. Evet bunlar gerçekten çok güzel etkinlikler. Bunları gerçekten severek, içimizden gelerek yaptığımızda, kendimizi coşkulu ve yenilenmiş

Yazının tamamını oku >>

Anne Babaların Kendi Yeterlilikleri ile İlgili Kaygılarının Yüzyılı

21. yüzyıl “anne babaların kendi yeterlilikleri ile ilgili kaygılarının yüzyılı” olarak da anılıyor. Belki de yaşamın en zorlu sorumluluğu anne ya da baba olmaktır. 21. yüzyıl “çocukluğun yüzyılı” şeklinde anılıyor. Bunun nedeni, daha öncesinde çocuk ve yetişkin diye bir ayrım olmaması ve günümüz modern çocuk yetiştirme yöntemlerinin bu çağda kullanılmaya

Yazının tamamını oku >>

Pozitif Olmak

Herkes enerjik, zinde pozitif, huzurlu ve sakin olamazsa nefes alamaz oldu. Sanki bunların olmaması kusur gibi… Oysa öyle bir şey yok. Hepimizin zaman zaman gergin, sıkıntılı, huzursuz olduğu zamanlar olur. Bunun tek sakıncası kronikleşen stresin bizde tükenmişlik, mutsuzluk, kaygı, depresyon yaratmasıdır. Hayatın stresi çok, lütfen bir de kendimize ekstra yük

Yazının tamamını oku >>

Çatışma

“Çatışma kötü bir şeydir”, “sağlıklı ilişkilerde çatışma yaşanmaz” görüşü psikoloji yazınında artık neredeyse terk edilmiş olmasına karşın, “çatışma” kavramı hala bu şekilde algılanmaktadır. Oysa bir grup içerisinde çatışma yaşanması kaçınılmazdır. Bu konudaki literatür, yapıcı türdeki çatışmaların kişilerin öz eleştiri yapmasını, hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirerek inovasyonu arttırdığını gösteren pek çok

Yazının tamamını oku >>

Pişmanlık

Bazı insanlar “hiçbir şey için pişman değilim” derler. Oysa bazen insan söylediği sözlerden, davranışlardan, farkında olmadan yaptığı kabalıklardan ya da kırdığı kalplerden pişman olmalıdır. İnsan pişman olabilmelidir ki bunları düzeltmek için geri adım atabilme, ilişkilerinde yol alabilme imkânı bulabilsin. Haklı olmak, pişman olmamayı gerektirmez. Bazen hem haklı hem de pişman

Yazının tamamını oku >>

Nedir Bu Enerji?

Enerjiğim, enerjiksin, enerjiğiz. Enerjiniz çok güzel, enerjiniz çok düşük… Peki nedir bu enerji? Enerji, çevreden ya da iç dünyamızdan gelen uyaranların bizde yarattığı fiziksel ve ruhsal tepkilerdir. Örneğin komik bir fıkraya güleriz, enerjimiz oradaki anlamı kavrayıp, pek çok kasımızın gerilmesine yani gülmeye harcanır. Freud fizik yasalarında olduğu gibi iç dünyamızda

Yazının tamamını oku >>

Psikoloji Tarihi I

Psikoterapi birkaç ana ekolü barındırır. Elbette Freud’la başlar bütün hikaye ama, dönemin ruhu da herhalde insanları dinleyen bir profesyonel bir uzmanın varlığına ihtiyaç duyar ki 1900lerin başında USA’de de Münstenberg ve Witmer’in uygulamalarından söz edilmektedir (bknz Psikoloji Tarihi). Ama elbette Freud “büyürken bilinçdışına itilen dürtü ve arzular, savunma mekanizmaları yoluyla

Yazının tamamını oku >>

© 2023 | Çiğdem Kudiaki resmi web sitesi.
Yazılı materyaller yazarın adı, soyadı ve web adresinin belirtilmesi koşulu ile kullanılabilir.

Made with by Fonksiyon Yazılım